Yaşamın Kökeni (The Origin of Life)

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Karşınızda Plüton gezegenin en net görüntüsü!..

Hiç yorum yok




Bu fotoğraf, 07 Temmuz 2015 tarihinde NASA'nın New Horizons (Yeni Ufuklar) isimli uzay aracı tarafından gezegene 8 milyon kilometrelik mesafeden çekildi.
Görsel: NASA









11 Mayıs 2015 Pazartesi

NASA gök taşlarına savaş açtı

Hiç yorum yok

NASA gelecekte Dünya'yı tehdit edebilecek gök taşlarını etkisiz hale getirecek teknolojinin geliştirilmesini sağlayacak plan üzerinde çalışıyor.

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), gelecekte Dünya'yı tehdit edebilecek gök taşlarını etkisiz hale getirecek teknolojinin geliştirilmesini sağlayacak plan üzerinde çalışıyor. 

NASA Başkanı Charles Bolden, Washington'da düzenlenen "Humans to Mars" konferansında yaptığı açıklamada, plan çerçevesinde çapı 4 metreden büyük olmayan bir gök taşının Ay'ın yörüngesine itileceğini belirtti.

Daha sonra yörüngedeki gök taşına incelemelerde bulunmak üzere astronotların gönderilebileceğini söyleyen Bolden, çalışmanın gelecekte Dünya'yı tehdit edecek büyük gök taşlarını durdurmak için kullanılabilecek sürdürülebilir teknolojilerin geliştirilmesinin önünü açabileceğini kaydetti.

Beyaz Saray, NASA'yı bir gök taşı "yakalamak" ve bunu incelemek üzere Dünya'nın yörüngesine getirmekle görevlendirmişti. NASA, bu görevi 2025 yılına kadar tamamlamak istiyor.

Mars’ta ‘mavi günbatımı’ görüntülendi

Hiç yorum yok

NASA’nın Mars görevi için gönderdiği Curiosity insansız hava aracı Mars’taki gün batımını görüntüledi.


Toz bulutunun içinden çekilen “mavi günbatımı” araştırmacılara tozun atmosferdeki dikey yayılımını araştırmada ve atmosfer yapısını incelemede yardımcı olacak.

NASA’ya konuşan Curiosity araştırma takımı üyesi Teksas A&M Üniversitesi’nden Mark Lemmon, “ İnce toz bulutundan kaynaklanan rengin doğru boyuttan gözlemlenmesi, mavi ışığın atmosfere etkili bir biçimde nüfuz etmesini sağlıyor.
Mavi ışık tozun içinde dağılırken, diğer renklerin güneşe olan yönünden dolayı daha baskın kalıyor. Gökyüzünün geri kalanında baskın olan renk ise sarıdan turuncuya doğru.” dedi.

2012 Ağustosundan bu yana Mars’ın Gale Kraterine iniş yapan Curiosty Marsın toprak yapısından atmosferdeki gazlara kadar birçok konuda yeryüzünde veri gönderiyor.

10 Mayıs 2015 Pazar

Merkür'deki Donmuş Su İlk Kez Görüntülendi

Hiç yorum yok

Berlioz kraterine ait görüntüde, değişmeyen gölgeler kırmızıyla, parlak materyaller ise sarıyla gösteriliyor.

NASA uzay aracı MESSENGER Güneş'e en yakın gezegen Merkür'deki donmuş halde bulunan suyu ilk kez görüntülemeyi başardı. MESSENGER, Merkür'ün kuzey kutup noktası yakınlarındaki donmuş su izlerini fotoğrafladı.

NASA, Merkür'de ilk izleri 20 yıl önce bulunan ve Kasım 2012'de kesinleşen donmuş su varlığını bu kez görüntülemeyi başardı. Yüzeyindeki sıcaklık 427 dereceye ulaşan Merkür'ün kutup noktalarında donmuş halde su bulunduğu, Messenger'ın yaptığı analizler ile ortaya çıkmıştı.
MESSENGER, Merkür'ün kuzey kutbunda gölgede kalan kraterler üzerinde iki yıl önce gerçekleştirdiği analizlerde su varlığını tespit etmişti.Messenger ekibi, iki yıl aradan sonra buz halindeki suyun ilk optik ışık görüntülerini elde ettiklerini belirtti.
MESSENGER ekibinde yer alan Johns Hopkins Üniversitesi'nden Nancy Chabot, 'görüntüledikleri kalıntılardan öğrenecekleri daha çok şey olduğunu' belirtti. Elde edilen ilk bulgular, incelenen 113 kilometre genişliğindeki Pokofiev kraterindeki materyalin milyarlarca yıl önce değil, çok daha yakın bir zamanda oluştuğunu öne sürdü. Kraterlerde görülen ve organik içeriği zengin materyale işaret eden karanlık kalıntılar bu görüşü savunurken, iki farklı materyalin belirgin şekilde ortaya çıktığı ifade edildi.

Merkür'de su daha erken oluşmuş olabilir

Space.com'un haberine göre, 'organik içeriği zengin bileşenlerde donmuş suyun belli bölgelerde yer aldığı ve birbirlerinden keskin sınırlarla ayrıldığı' belirtildi. Chabot, "Bu durum bizi şaşırttı çünkü Merkür'ün kutup noktalarının, materyallerin karışması için gereken zamana kıyasla daha genç olduğuna işaret ediyor" dedi.
Ay'ın kutup noktalarındaki kraterlerde de donmuş halde su bulunduğuna, ancak Merkür'den farklı bir yapı gösterdiğine dikkat çeken bilim insanları, bu durumun Merkür'deki buzun daha erken zamanlarda oluşmasından kaynaklanıyor olabileceğini belirtti. Chabot, Merkür kraterlerindeki farklı yapıların oluşumlarını anlamaları halinde, Güneş Sistemi'nde suyun dağıldığı süreci daha iyi anlayacaklarını' söyledi.
NASA, iki yıl önce yaptığı açıklamada Merkür'deki su miktarının 100 milyar ile 1 trilyon ton arasında olabileceğini belirtmişti. Merkür’ün kutup noktalarına hiç Güneş ışını düşmezken, bu bölgelerde sıcaklık -200 dereceye ulaşabiliyor.



Tıp Tarihinde İlk Kez Durmuş Kalbin Nakli Yapıldı

Hiç yorum yok

Avustralyalı doktorlar bir ilki gerçekleştirerek durmuş bir kalbi hastaya nakledip hayata döndürdü. Sydney’s St Vincent’s Hospital ve Victor Chang Cardiac Research Institute tarafından geliştirilen yeni bir teknik sayesinde 20 dakika boyunca atmayan kalbi tekrar hastaya nakledip çalıştırmak mümkün hale geldi.

Bugüne kadar sadece beyin ölümü gerçekleşen ancak kalbi atmaya devam eden hastaların kalp nakli yapılabiliyordu. Üç hastanın durmuş kalplerini naklettiklerini açıklayan doktorlar, iki hastanın iyileştiğini diğer hastanınsa yoğun bakım ünitesinde olduğunu belirtti. Avustralyalı doktorlar bu yeni teknik sayesinde organ nakli alanında daha fazla ilerlenebileceğini söyledi.

Bilim İnsanları HIV Virüsünü Yok Etmeyi Başardı

Hiç yorum yok
Bilim insanları, HIV virüsünü kontrol altına almayı veya zayıflatmayı amaçlayan tedavilerden farklı olarak, ilk kez insan hücrelerinden yok etmeyi başardı.

ABD'de yürütülen araştırmanın başında yer alan Dr. KAmel Khalili, HIV virüsünün DNA'sını bularak onu yok edecek bir yöntem geliştirdi. Araştırmada, insan bağışıklık sisteminin HIV ile mücadele ettiği bir kısmı seçildi ve 20 nükleotid (RNA yapı taşları) içeren 'kılavuz RNA' zinciri üretildi. Mühendislik yolu ile geliştirilen dizinler daha sonra HIV'den etkilenen hücrelere enjekte edildi.

Yapay RNA dizinleri, hücrelerin içine girdiği zaman HIV virüsünü hedef alarak virüsün genomunu oluşturan 9709 nükleotidi yerinden çıkardı. Kılavuz RNA dizini insan DNA'sına ait bir dizin içermediği için geride HIV'den temizlenmiş sağlıklı hücre kaldı.

Bilim insanları, yapılan araştırmada laboratuvar ortamında üretilmiş hücreleri temizledi. Elde edilen başarı AIDS araştırmaları için büyük bir adım olarak kabul edilse de, insanlar üzerinde nasıl bir etki göstereceği henüz bilinmiyor.

Dr. Khalili, 'ilk kez laboratuvar ortamı altında virüsün nasıl yok edilebileceğini gördüklerini' belirtti. Khalili, "HIV'den etkilenen hücreleri temizleyebilmek çok önemli çünkü mevcut tedaviler bunu başaramıyor" ifadesini kullandı.

Bilim insanları, geliştirdikleri yöntemi bir sonraki aşamada hayvanlar üzerinde denemeyi hedefliyor. Başarılı olunursa, insanlar üzerindeki deneme yapılacak.

Kandaki parazitleri görüntüleyen akıllı telefon

Hiç yorum yok
Kan örneklerindeki parazitleri otomatik olarak saptamak için artık akıllı telefondan yararlanılıyor.
CellScope sistemiyle, bir damla kan videoya çekiliyor ve telefondaki uygulama, kan örneğindeki parazitleri saptamak için herhangi bir hareket olup olmadığını inceliyor.

Science Translational Medicine dergisinde yayımlanan sonuçlar, akıllı telefonla Kamerun'da yapılan ilk küçük çaplı deneyler, başarılı olunduğunu ortaya koydu. Şimdi 40 bin kişinin bu yöntemle tahlilden geçirilmesi planlanıyor.
Uzmanlar bu buluşun, tropik hastalıkların belirlenmesinde önemli bir ilerleme sağlayacağını belirtiyor.
Nehir körlüğü ve fil hastalığı gibi parazitlerden kaynaklanan hastalıkların ortadan kaldırılması için daha önce yürütülen çalışmalar, tedavinin kimi kişilerde ölümcül sonuç vermesi yüzünden durdurulmuştu.

Tedavi yollarından biri olan 'ivermectin' adlı ilaç, yüksek düzeyde Loa loa solucanı (göz yüzeyine çıkabilen solucan) taşıyan insanlar için tehlike yaratıyor; dolayısıyla hastaların önce taramadan geçirilmesi gerekiyor.
Ancak bunun için yapılan tahlil uzun zaman alıyor ve laboratuvar cihazları gerektiriyor.
ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü'nde son deneyleri yürüten ekip, kimi değişiklikler yapılmış akıllı telefonla tahlil sürecini otomatik hale getirdi.

İhmal edilen tropikal hastalıklara çözüm olabilir

Hastadan bir toplu iğne ucu miktarında kan alınarak elde tutulan bir kutuya konuyor. Ardından kutunun üzerine yerleştirilen cep telefonu devreye giriyor.
Araştırmacılardan Prof. Daniel Fletcher, "Ekrana bir dokunuşla cihaz kan örneğini hareket ettiriyor, videosunu çekiyor ve otomatik olarak görüntüyü tahlil ediyor. Akıllı telefondaki uygulama parazitin şeklini belirleyecek yerde hareketlerini izliyor.
Telefondaki yazılım kandaki Loa loa parazitlerinin sayısını tahmin ediyor ve sağlık görevlilerine hastanın ilaç tedavisine uygun olup olmadığı konusunda yol gösteriyor.
Bu yöntem, söz konusu tahlil için çok az eğitim gerektiriyor. Oysa mevcut tarama yöntemlerini ancak, gözle kan tahlili yapma konusunda eğitilmiş uzmanlar yapabiliyor.
Prof. Daniel Fletcher, BBC'ye yaptığı açıklamada, "Müthiş heyecanlandım. Çok düşük teknoloji içeren sorunlara, yeni, yüksek teknolojilerle yaklaşma olanağı sağlıyor bu. İhmal edilen pek çok tropik hastalığı tedavi edecek ilaçlar var. Bu sorunlara çözüm getirilmesi gerekir. Ama hangi hastanın hangi ilaca ihtiyaç duyduğunu belirleyecek teknoloji mevcut değil." dedi.
Verem, sıtma gibi hastalıklarla, yuvarlak solucanlar da dahil, topraktan geçen parazitlerin saptanması için aynı yöntemin kullanılabilmesi umuluyor.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Fakültesi'nden Prof. Simon Brooker, "Bence bu, ihmal edilmiş olan tropikal hastalıklar alanında uzun zamandır sağlanan en önemli ilerlemelerden biri. 21. yüzyılda bu tür enfeksiyonları teşhis etmek için, hala 20. yüzyıl teknolojisi kullanıyoruz. Bu teknoloji ise, bizi modern çağa taşıyor. Bununla, hastalıkların giderilmesi çabalarında değişim sağlanacağını umuyoruz." dedi.